Bu maçla ilgili konuşurken, öncelikle Hüseyin Eroğlu ve Gençlerbirliği’ni tebrik etmek gerektiğini düşünüyorum. Lige zor bir fikstürle giren Gençlerbirliği; Samsunspor deplasmanı, Fenerbahçe maçı ve ardından son dakikada penaltı kaçırdığı bir Rizespor deplasmanıyla birlikte, 5. hafta itibarıyla lige 0 puanla, 5 mağlubiyetle başlamıştı. Ancak bugün futbol konjonktürümüzde nadir görülecek bir biçimde, bu tablo içerisinde oldukları teknik adam Hüseyin Eroğlu’na sabır gösterilip hocanın görevini sürdürmesine müsaade edildi. Hoca da, 5 maçlık mağlubiyet serisinin ardından gereken dokunuşu yaptı ve takım 4 maçtır yenilmiyor. 4. maçında da Beşiktaş’a karşı, Beşiktaş’ın gardının düşmesini bekleyip tempoyu eline aldığında 1-0’lık skoru tersine çevirmeyi başardılar. Bu maçtan çıkacak notu Beşiktaş yönlü değerlendirirken, bu taraftaki iyi şeyleri atlamamak gerekiyor. Hocayı ve Gençlerbirliği takımını tebrik ediyorum.
Öte yandan, Beşiktaş taraftarının yönetiminden ve hocasından beklentileri var. Dümen Sergen Yalçın’ın ellerine verilirken, onun takımın son şampiyon teknik adamı oluşunun göz ardı edilemez bir getirisi vardı. Yaklaşık 4 yıla yakın süredir yalnızca 5 ay teknik adamlık yapmış olan ve bu süreçte futbol dünyasına dışarıdan katkı vermiş bir isme verilen bu görev, dünyada örneğine az sayıda rastlanacak bir güvendir. Dolayısıyla elindeki kadro yapısının sorumlusu olmamasıyla birlikte, Beşiktaş teknik direktöründen taraftarının beklentisi, o yapıyı şekillendirmek, biçimlendirmek ve yarıştırıcı bir kıvama getirmektir. Üstelik Sergen Yalçın göreve geldiğinden beri öyle ya da böyle ikinci millî arasını da görmüş oldu. Kalecisine, santraforuna, oyun içerisindeki akışkanlığa ve bu tablonun bütününe etki edebilmiş bir Sergen Yalçın gördük mü? İşin açıkçası ben şüpheliyim…
Beşiktaş, Gençlerbirliği karşısında ikili mücadelelerde yenildiyse burada merkez kurgusunun yanlışlığı söz konusu… Beşiktaş özellikle sol kenarından gidemiyorsa, Cerny çıktığında Mustafa Erhan Hekimoğlu üzerinden bir hücum verimliliği sağlayamıyorsa veya bu olurken Jota Silva’yı dahil etmek için 80. dakika bekleniyorsa, bu bir tercih problemidir. Beşiktaş sol bekteki ismini sezon başından beri netleştiremiyorsa, transferde de bu oyuncuları hazırlama noktasında da yetersiz kalındığının göstergesidir. Dahası, sahaya çıkan anlayışı güçlendirecek bir fiziksellik ve tempo yoksa, burada takımı fiziksel anlamda hazırlama noktasında da yetersiz kalındı.
Beşiktaş, Gençlerbirliği’ne mağlup olurken ne ilk yarıda ne ikinci yarıda rakibinin oyununa istenilen perdede cevap veremedi. Beşiktaş’ta taraftar bunu görmek istemez. Beşiktaş taraftarı, Sergen Yalçın dokunuşunu; şampiyon takımın yetersizlikler içerisinde çıkardığı harikaları, kazanılan oyuncuları görmek ister. Beşiktaş taraftarı kaleciden yana içi rahat olsun ister. Ama en mühimi, Beşiktaş taraftarı yarışmacı olmak ister. Burada paye hem yönetime hem teknik adama çıkar.
Devre arasına kadar bu kadro sahaya çıkacaksa, Sergen Yalçın’ın ilk 11’in tüm paydaşlarına dokunan bir teknik adam olarak takımını taşıması beklenir. Beşiktaş taraftarının beklentisi budur. Bu sonuçlarla karşılaşılmak istenmiyorsa hem takımın fiziksel seviyesini hem bireysel performansları ihtiyaç duyulan biçimde reforme etmek gerekir.

Haberi Yorumla