Galatasaray, 2025 yılında da şampiyonluğa uzanarak, üst üste 3, son 10 sezonda ise 5. şampiyonluğuna uzandı. Bu şampiyonluğun bir diğer önemli yönü ise Galatasaray’ın 2014/15 sezonunda uzandığı 4. yıldızdan 10 yıl geçtikten sonra 5. yıldıza uzanması oldu. En yakın rakibiyle şampiyonluk sayısında 6 puanlık fark açtı. Son 3 sezonluk zaman diliminde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Galatasaray bu ligin dinamiklerini değiştirdi. 2022 yılında Okan Buruk’la başlayan dönüşüm sürecinde, halihazırda ligi 13. bitirmiş, görevinin başında 1 sezonu zar zor doldurabilmiş başkanı Burak Elmas’ı göndermiş, 4. Fatih Terim döneminin sonunu Domenec Torrent’le getirmiş, kaosun dibindeki bir konumdaydı. Okan Buruk’un gelmesiyle camiayı ismi üzerinde birleştirebilecek bir teknik adamı göreve getiren yeni başkan Dursun Özbek ve yönetimi, bunun akabinde başarının asgari gerekliliği olarak kadro kalitesini merkeze alan bir transfer stratejisi belirleyerek kadrosunu dönüştürmüştü. Şimdi “ligin dinamiklerini değiştirdi” sözümü bağlayan bu konu kapsamına döneyim. Galatasaray’ın kadro kalitesinde başlattığı bu dönüşüm, şampiyonluğun elde edilebilmesine asgari bir gereklilik kazandırdı. Bu, şampiyonluk yarışına girmek isteyen takımların kadrolarını bu tempoyu götürebilecek biçimde dönüştürmesini gerektiren bir gereklilikti. Bu dönüşüm yalnızca kadro kalitesi kapsamında değil, kaliteli teknik adamlarla, doğru planlarla sahaya çıkmayla da doğru orantılı bir lig dönüşümü için ilk adım olmuştu. Şu ana kadar bu dönüşüme uyum sağlayabilen yalnızca tek bir takım oldu. O da, Galatasaray’ın başarısı karşısında görevinde ayakta kalabilmek isteyen Ali Koç’un yaptığı harcamalarla kurulan kadrolarıyla Fenerbahçe oldu. Özellikle 2023/24 sezonunda Galatasaray’la kıyasıya bir şampiyonluk yarışı veren Fenerbahçe, buna karşın Galatasaray çevresinde şekillenen bu lig atmosferinde istenilen seviyeye ulaşamamıştı. Bu rekabet Fenerbahçe’yi öyle adımlar atmaya zorluyordu ki, sene başında Dünya futbol tarihinin en önemli teknik adamlarından birisi olan Jose Mourinho ile anlaştılar. Jose Mourinho’yu göreve getirmekle de sınırlı kalmayan Fenerbahçe, bu sezon özelinde 67 milyon € transfer harcaması da yapması gerekti. Bu harcamayla birlikte, Galatasaray’la girilen son 3 şampiyonluk yarışını kapsayan sezonlarda Fenerbahçe’nin harcaması yalnızca bonservislere 170 milyon € olmuş oldu. Bunu ifade ederek Galatasaray’ın yaptığı harcamayı küçümsediğim düşünülmesin. Zira Galatasaray’ın da bunun paralelinde 2022’den beri yaptığı harcama yalnızca bonservislere olmak üzere 144 milyon € gibi bir bedel… Ancak ligdeki oyuncu kalitesini yükseltmeye sevk eden, şampiyonluk yarışını ince hesaplara döken bu yarışta son 3 yılda başarıya ulaşan taraf Galatasaray oldu. Galatasaray’ın başlattığı bu yeni dönemin yalnızca şampiyonluk yarışında mücadele eden takımlara etkisi olmadı. Başta Fenerbahçe olmak üzere, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi rakiplerinin de kadro kalitelerinde daha hassas olmasına sebebiyet veren bir strateji ve yapılanma kuran Galatasaray rekabet seviyesini pozitif anlamda yükseltti. Ancak öte yandan Avrupa mücadelesi veren ve bütçe açısından zorlanan pek çok Anadolu takımının da pozitif futbol ve doğru teknik adam tercihi gibi parametreler üzerinden adım atmasını sağlayan bir sarmalın başlangıcı oldu. Futbola yaklaşım yıllardır tezin üzerine anti-tez üretmek, veyahut var olan tezi daha da geliştirmek üzerine gelişmiştir. Üst sıralardaki takımlardaki bu kalite artışı, o takımlarla maddi olarak boy ölçüşemeyecek olan bazı takımların da buna paralel oyunu geliştirmek gibi bir odak geliştirmesine sebebiyet verdi. Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz iki sezon özelinde iki Alman hoca, Markus Gisdol ve Thomas Reis’la yola devam eden Samsunspor bu yöntemle Avrupa mücadelesi verdi. Veyahut, bu sezon oyununda sıkıntılar yaşayan ve kümede kalma mücadelesi veren Kayserispor, Bodrumspor gibi takımlar Jakirovic ve Jose Morais gibi hocalara yönelerek ligde kalma fırsatı yakalamaya çalıştılar. Göztepe Stonimir Stoilov’la bir oyun ezberi oluştururken, Eyüpspor ve Gaziantep FK gibi takımlar da yerli ve genç hocalarıyla bu gelişim odağının içinde oldular. Geri dönersek, Vincenzo Montella, Adana Demirspor’daki başarısının ardından Milli Takım’ın başına geçti. Tüm bunların direkt olarak Galatasaray’la ilişkili olduğunu söylemek abartı olur, ancak zincirleme değişim sürecinin başlangıcını veren, başarının kalite ve istikrarla ilişkili olduğunu gösteren bu sürecin ilk adımı atan takım Galatasaray oldu. Nitekim, futbol bir sonuç oyunudur ve ligdeki bu makasın açılmasını sağlayan rekabet faktörü Galatasaray üzerinden şekillendi. Bu sezonu aslında ciddi dalgalanmalar içerisinde geçiren Galatasaray, zaman zaman hem oyunu konusunda kararsızlıklar yaşadı, hem de özellikle kış transferi stratejisinde problemler yaşadı. Avrupa’da elendiği dönemde hem ligde, hem Avrupa’da oyuna bağlı olarak bir kriz dönemi yaşayan Galatasaray, akabinde Kupa’da aldığı Fenerbahçe zaferinden sonra, sezona başladığı kodlara dönerek o kodları mükemmelleştirdi ve 29 Mart’tan beri değil puan kaybetmek, oyun olarak pasif kaldığı veya momentumu kaybettiği bir maç dahi olmadı. Fenerbahçe’yi evinde kupadan eledi, Eyüpspor ve Samsunspor gibi ligin kalburüstü takımlarına karşı maçı ilk yarılarda çözdü ve aynı hafta içerisinde Trabzonspor’u, biri Türkiye Kupası’na uzanmak suretiyle iki kez yendi. Finali Muslera’nın ayağından gelen bir Kayserispor maçında 3-0 galip gelerek, 25. şampiyonluğuna uzandı. Son tahlilde, kriz yaşanan dönemden derslerini iyi çıkarmış ve ligde hiçbir takımın bileğini bükemeyeceği bir oyun ezberi oluşturan Galatasaray, artık belki üst üste 4. şampiyonluğu için hesaplarını yapmaya başlayacak. Ancak, Galatasaray’ın şu anda ulaştığı başarıyı daha anlamlı, daha çaplı bir şeye dönüştürmek için ihtiyacı olan şeyin Avrupa’da ihtişamlı bir sezon geçirmek olacağını düşünüyorum. Okan Buruk’la başlayan, tüm ligi dönüştüren, Galatasaray’ı uzun süre sonra üst üste 3. kez şampiyon eden bu süreç, bir Avrupa başarısına dönüşmeli ki; bu işin çapı büyümeli… Galatasaray’ın Türk futbolundaki konumu düşünüldüğünde, hem Galatasaray’a, hem pek çok Türk futbol takımına yakıştığı gibi başarıyı Türk olmayanları yenmek, sonra da bu başarıda emeği geçenleri futbolun en üst seviyelerine göndermek üzerinden hesaplamak gerekiyor. Galatasaray camiasını kutluyorum.
Haberi Yorumla