Son iki hafta, Ziraat Türkiye Kupası mücadelesiyle birlikte toplamda üç maçtır köşemde kalem oynatmak yerine yalnızca gözlem yapmayı tercih ettim. Oyun şablonumuzu, varsa bir oyun planımızı daha net analiz edebilmek adına sadece izleyerek pekiştirmek istedim.
Ziraat Türkiye Kupası mücadelesini bir ölçüt olarak almadan, yalnızca o maçtaki oyunu ve sahada verilen mücadeleyi belli bir noktada kabul edilebilir bulduğumu belirtmeliyim. Çünkü kupa maçında gerçekten zorlu bir rakiple karşılaştık. İlk yarım saatlik mücadele, eşit şartlarda olmamamıza rağmen göze hoş geldi ve beğeni topladı.
Ancak, son iki haftadaki performanslara bakınca — bir son dakika golüyle kazandığımız Kahramanmaraşspor maçı ve ardından oynanan Gebzespor deplasmanı — artık oyunumuzun fazlasıyla tahmin edilebilir bir noktaya geldiğini görüyoruz. Kimin hangi dakikada oyuna gireceğini, hangi kanattan hangi organizasyonun geleceğini, hatta taç atışında kimin ne yapacağını dahi tribündeki her Bursasporlu az çok tahmin edebiliyorsa, rakip teknik ekip bunu bir hafta analiz ederek rahatlıkla çözebiliyordur. Bu da başlı başına büyük bir sorundur.
Her zaman söylediğim bir durum var; özellikle bu sezonun başından beri altını çizmekten vazgeçmeyeceğim:
Sahada dakika kaç olursa olsun skoru lehine çeviren bir Bursaspor geriye yaslanmaz; aksine oyunu tutar, rakibine hem sahadaki duruşuyla hem tribündeki bütünlüğüyle büyüklüğünü hissettirir.
Kötü skorlarla sahadan ayrıldığımız maçlarda dahi, takımını sahiplenip mücadeleyi alkışlayan bu taraftarın, son mağlubiyetle birlikte yaşadığı şok hissedilir düzeydeydi. Kabul edilemeyen tek şey, sahada adeta silinen bir takım görüntüsüydü. Şunu net biçimde gördük: Henüz geri dönüş takımı değiliz.
Erken skor arayan ve öne geçtiğinde rakibini oyun anlamında silmeyi planlayan bir ekip görüntüsü sergiliyoruz. Ancak bu anlayış, işler tersine döndüğünde bizi zorluyor. “Bursaspor sahada defans yapmaz, defans yaptırır” mottosuyla maç izleyen biri olarak, Gebze maçının ilk yarım saatinden sonra keşke sahada defans yapan bir takım izleseydim de bu kadar ağır bir mağlubiyet yaşamamış olsaydım diye düşündüm.
Bu maçın bir benzerine geçtiğimiz sezon Kütahya deplasmanında şahit olmuştuk. Fakat o dönem, toparlanma sürecini çok kısa sürede atlatıp şampiyonluk ipini göğüslemeyi bilmiştik. Şimdi Gebze’de yaşanan tablo, o dönemin benzer bir yansıması gibi görünüyor.
Yönetim kurulumuz, zorlu süreçte elini taşın altına koyarak bu girdaptan çıkmayı başardıysa, şimdi de aynı kararlılıkla hareket ettiklerine inanıyorum. Onların bu süreci en kısa sürede toparlayacak bir planlarının olduğuna ve sezonu yine zirvede tamamlayacağımıza dair inancımı koruyorum. Bizler de daha önce olduğu gibi alınan her kararda onların yanında durmalı, tek vücut hâlinde ilerlemeliyiz.
Futbolda bahis ve şike soruşturması nedeniyle verilen iki haftalık ara, oyuncularımızın toparlanması adına adeta ilaç gibi gelecektir. Bu süreçte alınacak her karar, “Bursaspor gerçeği” dikkate alınarak derinlemesine analiz edilmelidir. Lige verilen bu aranın ardından sahaya çıkacak takımın, hakemin başlama düdüğüyle birlikte bizlere bu kötü günü unutturacağına ve çok daha güçlü bir Bursaspor izleyeceğimize yürekten inanıyorum.
Son sözü yok ki bu aşkın bize…

Haberi Yorumla