İki hafta sonunda evimizde oynadığımız maçı net bir skorla 3-0 kazandık. Yeni ama bir o kadar da eski camiamızın yakından bildiği antrenörümüz Tahsin Tam ve ekibinin idaresindeki “Yeşil Timsahlar”, kısa bir zaman ve antrenman diliminden sonra yeşil çimlerde taraftarıyla buluştu…
Son iki ayımızı uğrunda seve seve harcadığımız minik Çağan Ata’nın SMA savaşını kazandığının ilanı ve bu anlamlı güne şahitlik edebilmek ise stadyumda bulunan, destek veren ya da vermeyen tüm arma sevdalılarının bir kez daha “İyi ki BURSASPOR’luyum!” demekten gurur duyduğu bir güne daha hep birlikte imza atmanın haklı gururunu yaşadık…
Ve hep birlikte bu savaşı kazandık…
Öncelikle, hafta arası anlaşmaya varılan, daha önce de denenmiş bir antrenör tercih edilmesi ve daha önce oynattığı, oluşturmak istediği futbol anlayışını öğrenmeye çalıştığımız, ancak acı bir şekilde sürpriz bir ayrılıkla görevini sonlandıran Sayın Tahsin Tam’ın tekrar göreve getirilmesi bende adeta şok etkisi yarattığını belirtmek isterim.
Kısa bir antrenman ve tanışma sürecinden sonra sahada ter dökecek oyuncu kadromuzu gördükten sonra, “Maçı kendi lehimize çevirmek için neler yapılabilir?” sorusunu hafta arası dost meclisimizde düşündük. Doğru olan, sürpriz Muhammed Demir sakatlığından sonra mevkiye hiç de yabancı olmayan Hamza Gür’ün ileri uçta yerini almasıydı ki teknik ekibimiz de maça böyle başladı.
Yine defans hattındaki Alperen Babacan sakatlığı sonrasında, daha önce kanat pozisyonunda birçok kez oynayan Hamza Gür’ün o bölgede değerlendirilmesi kimseyi şaşırtmadı.
Futbol doğruları sahada peşi sıra sıralandıkça sonuç zaten kaçınılmaz oluyor. Birçok büyüğüm Tahsin Hocamızı “biçilmiş kaftan” olarak görse de benim kalbim buruk açıkçası. Daha önceki serüveninden sonra söylem ve davranışlarını bildiğimiz bir ismin göreve getirilmesi içime sinmedi. Ancak burada da kutsal armamıza olan değişmez ve mutlak aidiyet duygumuz devreye girince, “Hoş geldiniz Tahsin Hocam.” demekten öteye gidemiyorum…
Oyunun ilk ve ikinci yarılarındaki ilk yirmi dakikalık başlangıçlarda tutuk bir görüntü sergilediğimiz bir maçı net skorla tamamlamak hepimize çok iyi geldi.
Kısa sürede hocanın aklındaki on doğrunun ya biri ya da ikisi oyuncularımıza aktarılmıştır, bundan yana bir sıkıntı yok. Eminim ki ilerleyen süreçte çok daha iyisini sergilemek isteyecek bir oyuncu grubuna sahip olduğumuz için gözüm arkada kalmıyor. Her biri kendi mevkisinde kendini ispatlamış bir oyuncu grubuna sahibiz, bundan adım gibi eminim. Oyuncu tercihlerinde bariz ve net bir hata yapılmadığı sürece bu takım, içeride seyircisiyle bir bütün olup sahadan net galip ayrılmasını bilir.
Asıl önemli olan; deplasmanda kapalı savunmalara karşı da aynı direnç ve oyunu sahada izleyebilecek miyiz? Asıl sorulması gereken soru bu. Hep eleştiriler, hücum bölgesine alınan oyuncuların üzerine her hafta koyarak ilerlediği bu maçta olduğu gibi, oyuna girdikten sonra hem oyun hem de skor anlamında tribünde yerini alan, ekran başındaki bizlere ve armamıza kazandıracaklarını merakla ve sabırsızlıkla beklediğimiz oyunculara sahip bir kadro oluşturuldu. Bu kadroyu kuran ve emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür etmek gerekiyor.
Maçın tekrarını izleyip, hocanın istediği oyun şablonunu oyuncularımıza doğru aktardığı sürece, kazanmaya devam eden bir BURSASPOR izlemeye devam edeceğimiz bir gerçek. Düşüş dönemindeki kadromuzdan ve yönetim anlayışından gem vurarak görevinden ayrılan antrenörümüz için de, mevcut yönetim kurulumuz ve oyuncu grubumuz adına geçmişi unutmamız açısından büyük bir fırsat.
Benim açımdan asıl olan her zaman büyük BURSASPOR ARMASI olmuştur. Yazılarımı da bu doğrultuda yazmış bir kardeşiniz, arkadaşınız olarak net şekilde şunu ifade etmeliyim: Kadro yetersiz diye kızağa çekilen, hakaretler edilen, görevinden uzaklaştırılanlar; olası seri galibiyetler ve hep birlikte inandığımız şampiyonluk sonrasında inşallah unutulmaz…
Kişileri kaybetmek her zaman kolay, kazanmak ise zor olmuştur.
Son sözü yok ki bu aşkın bize…

Haberi Yorumla